Teşekkürler, hoşça kal ve devreden bakiyeler…

80’lerdeki yeni yıl-eski yıl çizimlerini hatırlayan var mı? Eski yılın yaşlı, çoğu zaman bastonlu bir dedeye benzetildiği ve o ağır aksak giderken yeni yılın bebek olarak yerini aldığı çizimler aklımda… Yeni gelene büyük anlamlar yüklemek, “bu yıl olmadı ama seneye söz”ler vermek, beklentiler yaratmak derken yıl sonuna geldiğimizde çoğu kez koca bir yılı nasıl yedik anlamıyorum. Benim gibi nostalji damarı kabarıklar için tekrar tekrar üzerinden geçilecek, altı çizilecek malzeme de birikmiş oluyor haliyle…

Olaylar, durumlar ve insanlar üçgeninde zikzaklar çizerek, duvarlara çarparak, illa ki yerden sekerek bir yılı daha kapatırken teşekkür edip hoşça kal dedikleriniz ve devreden bakiyeleriniz neler?

Enerji emici, mod düşüren ve ayarsız insanlar, teşekkürler ve hoşça kalın lütfen… “Kimse sen izin vermediğin sürece sana zarar veremez” sözünü, ortada bunca “rızası yok” örneği varken kenara bırakıyorum. Bunu yaparken elbet o insandan da bir şey öğrenmişimdir kısmını ise cepe atıyorum. Bu keşfi bana ait olmayan yeni yöntemle sadece teşekkür edip, hoşça kal diyebiliyormuşuz, bunu fark ettim. Ve biz bunu demedikçe yine yeni yeniden ismi farklı, duygusu aynı insanlar karşımıza çıkıyormuş, yani meğer bundanmış!

Öğrendiklerimiz karakterimize ufak dokunuşlar yapıyor mu? Neden olmasın! Biz her yeni gelenle öğrendiklerimizi ağzımızın kenarından salyalar akarak unutuyor muyuz? Pek tabii! Hamster kardeşlerime sevgilerle… Çarkın içinde dönüp duran sadece siz değilsiniz.

İnsan olarak bu koca evrende hayatta kalmak başlı başına zor bir deneyimken hayatı birbirimize dar etmeye çalışıyoruz ya hani, iyi ki varız be! Dar alanda kısa paslaşmalar deneyimlerken yara bere içinde olmayı normal sayıyoruz artık. Burada da en önemli ve belki de tek kıstas, herkesin aynı şeyi yaşadığı gerçeği… Dünya üzerindeki herkes aynı hayatı yaşıyor ama farklı algılıyor gibi…

İzinsiz alana girme olayı var bir de… Pek çok kez başıma gelen, o an onu yaşarken “şu an olan şey yanlış” dediğim ama kendimi o hortumun içine girmekten alıkoyamadığım bir durum. Bu yıl biterken alanıma girilmesini istemediğim durumlarda “hayır” diyebilmeyi diliyorum. Buradan da döngüyü kırmaya niyetlenenlere selamlar…

Hayat çoğu kez planladığımız gibi gitmiyor. Onca planlama mesaisi boşa giderken biz “vay be, böylesini ben bile hayal etmemiştim” diyebiliyoruz. İçindeyken öyle olmasa da resmi iki parmağımızla küçültüp dışarıdan baktığımızda bendeki reaksiyon genelde gülme efekti şeklinde cereyan ediyor. Yıl sonu bilançosuna dikkatlice bakarken olanlara da olmayanlara da gülüyorum.

Bir de devreden bakiyeler kısmı var. Bu yıl başlayıp bitiremediğim, sanki hiç vaktim yokmuş gibi erteleyip durduğum ve kendimi “demek ki zamanı gelmemiş” şeklinde sakinleştirmeye çalıştığım devreden bakiyeler… Üstünü çizip hepten yok etmeye elim gitmiyorsa sonraki senenin yapılacaklar listesine alıyorum onları. Durup düşündüğümde bana bir faydası olmayacağını fark ettiklerimi, neden bu kadar tutunduğumu bilmediklerimi, kısaca bayat tadı verenlerini ise acımadan kazıyorum listeden. Çünkü neden olmasın? Bırakmak ve izin vermek demiyor mu kitaplar? Ve bizim asıl sorunumuz her zaman bu ikisiyle olmadı mı? O halde bırakıyorum ve gitmelerine izin veriyorum kabak tadı vermişlerin. Teşekkürler ve hoşça kalın lütfen.

Fazlalıklardan kurtulup ve dahi kurtlarımızı da döktüysek rahatladık mı biraz? O halde gelsin yeni yıl bildiği gibi!

Yorum bırakın